Oooo amca‚ her gelenin bir talebi var. Belediye boş mu duruyor sanıyorsun. Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onlarla uğraşmalıyız. Hele bir eskisi şekliyle tüm kaldırımları bitirelim‚ birkaç sene sonra da ek bütçe olursa‚ kaldırım girişlerine baktırırız. Öyle he demeyle olmaz her iş. – Ama birkaç sene demek‚ torunumun ve onun gibi yaşamak zorunda olanların‚ en güzel çağlarını evde hapis geçirmesi demek. – Bak amca‚ ben koskoca belediye başkanıyım. Herkese bu kadar vakit ayırırsak işimiz var. O sırada başkanın yardımcısı telaşlı bir halde içeri girdi; – Efendim trafikten aradılar ! Noldu büyük bir kaza mı olmuş? Çok ölen mi olmuş‚ nedir bu telaşın? – Bir çocuğa araba çarpmış. Başkan sakinleşerek‚ koltuğuna doğru adım attı. Ne yapayım yahu‚ her kazaya belediye başkanı mı koşacak. Amca sen de çık artık. Görüyorsun işlerimiz var. İhtiyar adam‚ boynu bükük dışarı yürüdü. Başkanın yardımcısı devam etti; – Efendim‚ çocuk‚ çocuk sizin torununuzmuş. Belediye başkanı‚ sendeleyerek koltuğuna oturdu. Gözünün önünde önce torununun gülen yüzü canlandı‚ sonra da tekerlekli bir sandalyede ağlayışı. Titrer gibi bir sesle; – Az önce çıkan ihtiyarı çağırın çabuk. İhtiyar adam kapının önündeki koltukta başı önde oturuyordu.