Tüm testler iki parlak çizgi gösterince yaşamının en büyük mucizini yaşıyormuş gibi hissetti. Senelerdir “anne olamam” cevabıyla yüzleşmiş, hayallerini amacıylae gömmüş biri olarak; bu kez umut onunla eş güdümlü yükselmişti. Karnı büyüdükçe etrafındakiler uyarılar yaptı: yaş, riskler, hekimların bakışları… Ama o sustu; bebeğiyle konuştu, karnını okşadı, doğum günü hayalleri kurdu.Doğum günü geldiği vakit, hekim onu muayene etti ve yüzü soldu. “Ma’am… üzgünüm ama bu bir hamilelik değil,” dedi sessizce. Karnında ilerleyen şey, hamilelik değil, büyük bir tümördü. Onun amacıyla senesinin hayali, umutlarla kurduğu dünya bir anda çöküverdi. Testler hormon değişimleri yüzünden yanıltıcı neticeler vermişti; uterusunda değil ama karın bölgesinde benign (iyi huylu) bir tümör büyüyordu. Acil ameliyatla tümör alındı, yaşamı kurtarıldı. Doğmamış çocuğu olmamıştı; ama kazandığı şey, yaşamının kıymetini bilmek, sevginin ve umutların değerini tekrar hissetmekti. Doktor ona, “Sen aslında kuvvetli bir bayansın,” dediğinde ilk kez uzun vakitdan sonra samimi bir gülümseme kondurdu yüzüne.