Bu kadar komik fıkra da olmaz artık

Doktor hamile kadına sordu: Kocanızın da doğumda bulunmasını istermisiniz. – Kadın: Bir kocam yok malesef.. – Peki erkek arkadaşınız..? – Erkek arkadaşımda yok.. – Eee peki bu işe ortak olan şahıs.? – Üzgünüm kimseye bağlı değilim ve yalnız olacağım. Doğum gerçekleşir ve ebe, kadının yanına gelir. – Tebrik ederim çok sağlıklı bir kızınız oldu. – Oh ne kadar mutluyum onu görebilirmiyim..? – Elbette ama görmeden önce bilmeniz gereken bir şey var. – Nedir lütfen söyleyin..? – Eeee bebeğinizin teni biraz koyu açıkcası bebeğiniz bir zenci. – Ahh evet eşim ve işim yoktu,param yoktu. Üstelik gidecek yerim de yoktu, çok kötü durumdaydım o yüzden bir filmde oynamayi kabul etmek zorunda kaldım. Başroldeki erkek zenciydi..– Ah anlıyorum tabii beni ilgilendirmez. Lütfen kusura bakmayın. Bir nokta daha var. – Evet lütfen söyleyin başka birşey mi? – Şeyy. Bebeğin çok güzel lepiska gibi sarışın saçları da var. – Bakın gerçekten çok zor günlerdi. Filmde tek erkek yoktu. Bir tane de İsveçli erkek vardı. – Pardon pardon. Gerçekten özür dilerim ben bilmek istersiniz diye düşünmüştüm. Bu soruları sormak istemezdim. Neyse ama. – Başka ne var lütfen açık konuşun çekinmeyin. – Pekala. Siz istediniz. Bebeğin gözleri de çekik. – Hayat bana hiç acımadı. Filmdeki diğer erkek de Çinliydi. Ne yapabilirdim ki? – Umarım beni bağışlarsınız üstüme vazife olmayan şeylere karışıyorum. İsterseniz artık bebeği görebilirsiniz. Beraber bebeğin yanına giderler. Kadın mışıl mışıl uyumakta olan bebeğin poposuna bir şaplak indirir. Bebek ağlamaya başlar. – Neden vurdunuz? – Ohhhh! Neyse ki normal ağlıyor. GÜLECEK diye çok korktum!

BONUS FIKRA 2

Bir gün, Temel ile Dursun, Karadeniz’in meşhur yaylalarından birinde yürüyüşe çıkarlar. Hava çok güzel, güneş pırıl pırıl, kuşlar cıvıldıyor. Temel, Dursun’a sorar:

“Ulan Dursun, bu kadar güzel havada ne yapsak?”

Dursun düşünür biraz, sonra der ki:

“Ulan Temel, en iyisi biz biraz odun toplayalım, sonra da ateş yakıp ısınırız.”

Temel de bu fikri beğenir, başlarlar odun toplamaya. Epey odun topladıktan sonra, bir de bakarlar ki hava kararmaya başlamış.

Temel der ki:

“Ulan Dursun, hava karardı, en iyisi biz bu odunları alıp köye gidelim.”

Dursun da kabul eder, odunları yüklenirler, köye doğru yürümeye başlarlar. Köye vardıklarında, Temel sorar:

“Ulan Dursun, şimdi ne yapacağız bu kadar odunu?”

Dursun düşünür biraz, sonra der ki:

“Ulan Temel, en iyisi biz bu odunları satalım, para kazanırız.”

Temel de bu fikri beğenir, odunları pazara götürürler. Pazarda, bir adam odunları beğenir ve satın almak ister. Fiyatı sorar, Temel de söyler. Adam pazarlık yapar, sonunda anlaşırlar. Adam parayı verir, odunları alır.

Reklamlar