Eşim yaşasaydı çocuklar bunu yapamazdı bana

Kızının Yolculuğu - Tek Bir Cümleyle Değişen Hayat
Bir gün önceydi... Almanya'da sabah ezanı gibi ince bir sessizlik varken telefon çaldı. Büyük oğlanın eşi,
istemeden de olsa, bir cümle söyleyivermişti telefonda:
- "Annen iyi... huzurevine yerleştirdik, alışır herhalde..."
Zeynep'in eli titredi, telefonu düşürdü. O an ne nefes alabildi ne konuşabildi. Gözlerinin önüne annesinin evi geldi; tül perde kokusu, soba kenarında çay içişi, "Kendine dikkat et kızım" deyişi...
Bir saat içinde bilet alındı. Eşi, "Git Zeynep" dedi, "annen seni beklemiştir hep."
Zeynep hiç kimseye haber vermedi. Bavuluna sadece annesinin ördüğü yazmayı ve küçük bir Kur'an-ı Kerim
koydu. Uçakta ellerini açıp şöyle dua etti:
"Allah'ım, annemi bana göster... geç kalmış olmayayım."
Huzurevinde Kavuşma
Koridorda koşar adımlarla ilerledi. Bir odanın kapısı aralıktı. İçeride annesinin ince omuzları, pencere kenarında
yalnız bir kadın...
Sessizce yanına geldi. Eğildi. Elini annesinin yüzüne koydu. Yüreği paramparça olmuştu.
- "Anne... beni affet. Geldim, seni almaya geldim."
"Kızım... rüyam değil ya bu?"
- "Değil anne... rüyaysa bile uyandırmasın kimse."
"Hadi Anne, Eve Gidelim"
O günden sonra valizini bu kez kızının hazırladığını gördü. İçinde giysiler değil, umut vardı. Diğer kardeşlere haber verildi. Evde tartışmalar, sitemler, gözyaşları... Ama artık hiçbir söz, bir annenin kırılmış kalbinden önemli değildi.
Zeynep annesinin elini tuttu:
"Anne, seni götüreceğim. İster Almanya'ya, ister köydeki evimize... ama sen ne istersen. Yalnız olmayacaksın artık."
Anne başını eğdi, gözlerinden bir damla yaş süzüldü:
"Yuvam sensin kızım. Nereye dersen oraya."Kızının Yolculuğu - Tek Bir Cümleyle Değişen Hayat
Bir gün önceydi... Almanya'da sabah ezanı gibi ince bir sessizlik varken telefon çaldı. Büyük oğlanın eşi,
istemeden de olsa, bir cümle söyleyivermişti telefonda:
- "Annen iyi... huzurevine yerleştirdik, alışır herhalde..."
Zeynep'in eli titredi, telefonu düşürdü. O an ne nefes alabildi ne konuşabildi. Gözlerinin önüne annesinin evi geldi; tül perde kokusu, soba kenarında çay içişi, "Kendine dikkat et kızım" deyişi...
Bir saat içinde bilet alındı. Eşi, "Git Zeynep" dedi, "annen seni beklemiştir hep."
Zeynep hiç kimseye haber vermedi. Bavuluna sadece annesinin ördüğü yazmayı ve küçük bir Kur'an-ı Kerim
koydu. Uçakta ellerini açıp şöyle dua etti:
"Allah'ım, annemi bana göster... geç kalmış olmayayım."
Huzurevinde Kavuşma
Koridorda koşar adımlarla ilerledi. Bir odanın kapısı aralıktı. İçeride annesinin ince omuzları, pencere kenarında
yalnız bir kadın...
Sessizce yanına geldi. Eğildi. Elini annesinin yüzüne koydu. Yüreği paramparça olmuştu.
- "Anne... beni affet. Geldim, seni almaya geldim."
"Kızım... rüyam değil ya bu?"
- "Değil anne... rüyaysa bile uyandırmasın kimse."
"Hadi Anne, Eve Gidelim"
O günden sonra valizini bu kez kızının hazırladığını gördü. İçinde giysiler değil, umut vardı. Diğer kardeşlere haber verildi. Evde tartışmalar, sitemler, gözyaşları... Ama artık hiçbir söz, bir annenin kırılmış kalbinden önemli değildi.
Zeynep annesinin elini tuttu:
"Anne, seni götüreceğim. İster Almanya'ya, ister köydeki evimize... ama sen ne istersen. Yalnız olmayacaksın artık."
Anne başını eğdi, gözlerinden bir damla yaş süzüldü:
"Yuvam sensin kızım. Nereye dersen oraya."
Reklamlar