Hayatımda yedi sene vakitten beri orada olan bir gün, aynı andabire karşıma geçti ve boşanmak istediğini söyledi, o an, dünyam alt üst oldu. Çocuğumuz vardı ve hayatımızda hiçbir mesele yoktu. Ama o an, kalbimde öyle bir acı hissettim ki. “Başka biri var, aşığım” dedi. İçimdeki acı, bir anda büyüyüp bütün bedenimi sardı. Gece gündüz düşünmekten, uyuyamaz oldum. Eşim, boşanma amacıyla beni ikna etmeye devam ediyor. En yakın arkadaşım Zeynep, her şeyi biliyormuş gibi dinlemiş ama yalnızca “Bırak gitsin” dedi. Bir şeyin hatalı olup olmadığım. Kimi bu kadının saçtığı koştuğu mu? Benden ve hayattan vazgeçebilecek olana kadar birinin aşık olabileceği mi? Herhangi biri yoktu bu bayanı hissediyordu.Ne olursa olsun bunu öğrenmeliydim.
Kendime bir hafta vakit tanıdım. Eşime, “Bir hafta daha bekle, sonra boşanma dilekçesini verelim,” dedim. Kabul etti, ama içimdeki karamsarlığı saklamak zorundaydım. Eşimin dışarı çıkacağını söylediği akşam, içimde bir kıpırtı vardı. İçgüdülerim bana onun birisiyle buluşacağını fısıldıyordu. Kalbim süratle çarparken, taksi çağırdım ve onu takip etmeye karar verdim. Eşimin arabasına bindiğini gördüğümde, kanımın donduğunu hissettim. Eşim, şehrin en dinamik caddelerinden birine doğru yola çıktı. Her virajda, kalbimdeki kaygı daha da büyüyordu. Bir apartmanın önünde durduğunda içimden bir ses, “Burada durma!” diye haykırıyordu. Hayır olamaz diye bağırdım, taksici sakin ol abla dedi, dur kardesim burada indir beni dedim taksiden indim. Eşimin girdiği evin önüne gittim Zile bastım. Kapı açıldığında, hayatım karardı
Zeynep! En yakın arkadaşım, beni en savunmasız anımda arkamdan bıçaklamıştı. Eşim ve Zeynep, birbirlerine sevgi dolu gözlerle bakıyorlardı; sanki bu an, senelardır bekledikleri bir anmış gibi görünüyordu. İçimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Zeynep’in gülümsemesi, bütün dostluğumuzun üzerine bir gölge gibi düştü.
Kalbim süratle çarpıyor, soluk almakta zorlanıyordum. O an yaşadığım dehşeti tanım edemezdim. Kendimi taksinin arka koltuğunda buldum, gözlerimden yaşlar süzülüyordu. “Neden?” diye haykırmak istedim ama sesim boğazımda düğümlenmişti. İçimdeki öfke, kırgınlık ve çaresizlik, bütün bedenimi sarmıştı.
Daha çok orada kalmak istemedim. “Beni evime götür,” dedim taksiciye. Evin kapısını açtığımda, sanki dünyam yıkılmış gibiydi. Bu acıyı kabul etmek zorundaydım; ama nasıl? Eşimle Zeynep’in yüzü, gözlerimdeki karanlıkta devamlı dans ediyordu. Bu ihanetin altından kalkmalıydım; hem şahsım hem de çocuklarım amacıyla…