KORONAVİRÜS AŞILARININ ROLÜ OLABİLİR Mİ?
Kovid-19 salgınlarının yanı sıra aşılar da genç yaşta kalp krizlerindeki artış bağlamında önemli bir tartışma başlığı. Tartışmayı besleyen asıl etken ise aşılarla miyokardit gibi kalp rahatsızlıkları arasında ilişki olması.
Miyokardit kalp kasının veya kalp duvarının orta kas tabakasının iltihaplanması anlamına geliyor.
Koronavirüs aşılarının AB, ABD ve daha birçok bölgede sağlık otoritelerinin onayını almasının üzerinden üç yıldan fazla bir zaman geçti ve bu süre zarfında yapılan araştırmalar aşıların miyokarditle ilişkisine yönelik yeni veriler sağladı.
Örneğin, Avrupa çapında bu yıl yapılan geniş ölçekli bir çalışma, aşıyla ilişkili miyokardit geliştirme riskinin en yüksek olduğu grubun 12-30 yaş aralığındaki erkekler olduğunu tespit etti. Buna göre olası miyokardit, mRNA aşılarının ikinci dozundan sonraki 1-14 gün içinde ortaya çıkıyor.
Söz konusu çalışmada 30 yaş altı gençlerin mRNA aşısının ikinci dozundan sonra miyokardit geliştirme riski oransal açıdan şöyle belirlendi:
* Pfizer-BioNTech aşısından sonra 10.000'de 0,26 (Fransız ulusal sağlık veri sistemi) ve 0,57 (İskandinav verileri).
* Moderna aşısından sonra 10.000'de 1,3 (Fransız ulusal sağlık veri sistemi) ve 1,9 (İskandinavya kayıtları).
Araştırmada ayrıca, 30 yaşın üzerindeki yetişkinlerde ve yaşlılarda, koronavirüs aşılamasından sonra miyokardit riskinin bu verilerin sadece biraz üzerinde olduğu da belirtildi.
KORONAVİRÜSÜN RİSKİ, AŞININ ETKİSİNDEN DAHA YÜKSEK
ABD'de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nden gelen veriler de benzer bir tabloya işaret ediyor. Verilere göre, en yüksek risk grubu olarak belirlenen ergenlik çağındaki erkeklerde, ikinci aşıdan sonra 100.000 vakadan 26,7'sinde miyokardit meydana geldi.
Öte yandan bu verilerde Kovid-19 geçiren kişilerde bu oranın daha yüksek olduğu da görülüyor: Koronavirüs hastalarında oran 100.000'de 59 olarak belirlendi.
Ayrıca aşılamadan sonra ortaya çıkan miyokarditin, diğer nedenlerden kaynaklanan miyokardite kıyasla daha hafif seyretme eğiliminde olduğu da anlaşıldı.
ORANLAR AŞI ÖNCESİNE VEYA AŞISIZLARA KIYASLA AZALIYOR
İngiltere'de 8 Aralık 2020 ile 23 Ocak 2022 tarihleri arasında 46 milyon yetişkin üzerinde yapılan geniş çaplı bir araştırma ise Kovid-19 aşısı sonrasında hem kalp krizi hem de felç vakalarının görülme sıklığının, aşı öncesine veya aşı olmayanlara göre azaldığını göstererek dikkat çekiyor.
Söz konusu dönemde İngiltere'deki yetişkinlerin yüzde 90'ı Pfizer, Moderna veya AstraZeneca'dan en az bir doz koronavirüs aşısıyla aşılanmıştı.
Çalışma, kalp krizi veya felce neden olan atardamar pıhtısı gibi rahatsızlıkların görülme sıklığının Kovid-19 aşısının ilk dozundan sonraki 13 ila 24 hafta içinde yüzde 10 daha düşük olduğunu gösteriyor.
İkinci dozun ardından bu sıklıkların, AstraZeneca aşısında yüzde 27, Pfizer/Biotech aşısından sonra 20 kadar düşük olduğu belirtiliyor.
Hakemli bilimsel dergi Nature'da yayınlanan çalışmanın ardından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Önceki araştırmalar, bazı koronavirüs aşılarından sonra nadir görülen kardiyovasküler komplikasyonların görülme sıklığının daha yüksek olduğunu bulmuştur. Örneğin, Pfizer/Biotech aşısı gibi mRNA tabanlı aşıların ardından miyokardit ve AstraZeneca aşısı gibi adenovirüs tabanlı aşıların ardından aşı kaynaklı trombosit düşüklüğü vakaları bildirilmiştir. Bu çalışma bu bulguları desteklemektedir, ancak Kovid-19 aşısıyla ilişkili yeni olumsuz kardiyovasküler durumlar tespit etmemiştir ve aşılamanın faydalarının risklerden daha ağır bastığına dair güvence sunmaktadır."
"İDDİALAR VERİYLE DESTEKLENMİYOR"
Buffalo Üniversitesi Jacobs Tıp Fakültesi'nde kardiyovasküler tıp şefi olan Dr. Vijay Iyer, koronavirüs döneminde kalp krizi vakalarındaki artışın, aşılardan değil, virüsün neden olduğu pıhtılaşmanın artmasından kaynaklandığına inandıklarını söylüyor.
"Kovid-19 aşısının bir şekilde artan kalp krizleriyle ilişkili olduğu efsanesinin veriler tarafından kesinlikle doğrulanmadığını düşünüyorum" diyen Dr. Vijay Iyer, Spectrum'a yaptığı açıklamada şöyle ekliyor:
"Bunun ani kardiyak ölümler üzerinde önemli bir etkisi olduğu iddiası henüz kanıtlanmadı. Ancak şu anda koronavirüs aşısının kalp krizlerinde artışa yol açtığına dair kesinlikle hiçbir kanıt yok."
GENÇ YAŞTA KALP KRİZLERİNİN NEDENİ NE OLABİLİR?
Bu noktada akla şu soru geliyor: Genç yaşta kalp krizlerinin artmasının nedeni sadece koronavirüs mü?
Aslında yukarıda da bahsedildiği üzere kalp krizlerinin beklenenden genç yaşlarda görülme sıklığının artması 1990'lardaki verilerle de destekleniyor. Bu da Kovid-19 pandemisinin tek faktör olmadığı anlamına geliyor.
Michigan Üniversitesi'nin tıp merkezi Michigan Medicine, söz konusu faktörleri iki ana başlıkta ele alıyor:
KONTROL EDİLEMEYEN RİSK FAKTÖRLERİ
Yaş: Kalp krizi ölümlerinin çoğu halen 65 yaş ve üzeri hastalarda görülüyor, ancak erkeklerde risk 45, kadınlarda 55 yaşında artmaya başlıyor.
Cinsiyet: Genel olarak, erkeklerin kalp krizi geçirme riski daha yüksek.
Genler: Aile geçmişi erken dönemde sorun yaratabilir. Koroner kalp hastalığı teşhisi konulduğunda babanız veya erkek kardeşiniz 55 yaşında veya daha gençse, (anneniz veya kız kardeşiniz için 65) dikkatli olmakta fayda var.
KONTROL EDİLEBİLECEK RİSK FAKTÖRLERİ
Kolesterol: Yaşam tarzı değişiklikleri kolesterol dengesini sağlayabilir, ancak ilaç kullanımı da gerekli olabilir.
Beslenme: Sağlıklı beslenme kalp hastalığına karşı oldukça etkili bir silah. Meyve, sebze ve tahıllara odaklanmak, ayrıca az yağlı süt ürünleri, kümes hayvanları ve balıkla beslenmek gerekiyor. Kırmızı et ve şekeri sınırlamak şart.
İçki: Alkol kalp sağlığı risklerini artırabilir, trigliseritleri yükseltebilir ve düzensiz kalp atışına neden olabilir. Erkekler için günde iki kadeh, kadınlar için bir kadehten fazlasını içmemek gerekiyor.
Kan basıncı/tansiyon: Yüksek kan basıncı kalbin daha fazla çalışmasına neden olur ve zamanla hasara yol açar. Kan basıncınız 120/80'den yüksekse kalp krizi riskiniz yüksek kabul edilir.
Diyabet: Diyabetli hastalarda koroner kalp hastalığı riski iki kat daha fazla. Bunun nedeni, yüksek kan şekerinin kontrol altına alınmadığında atardamarlarında plak artışına yol açabilmesi.
Sigara içmek: Sigara içmek her dört kalp krizinden biriyle doğrudan ilişkili. Sigara içen kişilerde kalp krizi riski sigara içmeyenlere göre iki ila üç kat daha fazla.
Fiziksel aktivite: Egzersiz kan basıncını, kolesterolü ve kiloyu düşürebilir. Doktorunuz aksini söylemedikçe her hafta orta ila şiddetli aktiviteden oluşan 40 dakikalık üç ila dört seans uygulanabilir.
Kilo: Aşırı kilolu veya obez olmak, kalp kriziyle ilgili çeşitli risk faktörleriyle bağlantılı.
Duygular: Kronik stres ve kaygı bir faktör alabilir. Atardamarların daralmasına ve kan basıncının yükselmesine neden olabilirler. Zayıf ruh sağlığı da hareketsizliğe ve kötü beslenmeye yol açabilir