Kumruların birbirleriyle tanışması "guguk" sesiyle başlar, erkek dışıyı takıp eder ve çiftleşme gerçekleşirmiş. Ondan sonra da birbirlerinin yanından ayrılmazlarmış. Aşklarının meyvesi olan yavrularını, güvercin sütü denilen özel bir salgıyla gagadan gagaya aktararak beslerlermiş. Kumruların yuvalarını issız olmayan ve insanlara yakın yerlere kurmasının nedenini yaşadığım bir olayla anladım. İki kumru önce "guguk" sesleriyle evin balkonuna birkaç gün gelip gittiler. Sanki keşif yapıyor gibiydiler. Uygun yeri belirledikten sonra dallar toplamaya başladılar. Dişi kumru iki yumurta yumurtladı. Gece ve gündüz nöbetleşe olarak birkaç gün dişi ve erkek kumru yumurtaları korudular. Sonra ana kumru, yumurtaların üzerinde sürekli olarak birkaç dal parçasıyla yaptığı yuvasında oturdu. Erkek kumru ara sıra gelip "guguk" diliyle konuşuyorlardı, farklı bir muhabbetle... Bir sabah uyandığımda yuvanın darmadağın olduğunu, ne yumurta ne de kumru olduğunu gördüm. Çok üzüldüm, internette araştırma yaptım ve acı gerçeği öğrendim. Meğer insanlar arasında yuva yıkmayı alışkanlık haline getiren, başkalarının mutluluğuyla oynamayı zevk edinen kötü insanlar gibi hayvanlar dünyasında da kötülük yapıp yuva yıkan türler varmış. Yabani bir kuş türü, kumru yuvalarını gezermiş. Fırsatını bulduğu bir anda saldırıp, önce kumruyu yuvasından uzaklaştırır, sonra da neredeyse doğmak üzere olan yumurtaların içindeki kumru yavrularını kaçırıp yermiş efendim. Çok üzüldüm ama hayatın gerçekleri bunlar. Bazen Tanrı kullarına ibretlik olaylar gösterir, belki biz kullar ders çıkarırız diye. Değerli dostlarım, evlilik hayatına başlarken de yuvayı kurduktan sonra da aile bireylerinin kumrulardan alacağı çok ders olduğuna inanıyorum. Kumrulardan sevgi, ahlak ve dayanışma konularında dersler çıkarmamızın faydalı olacağı kanaatiyle bu kumru yazısını kaleme aldım. Kumrular gibi eşlerinize aşık olun, yuvanıza sadık kalın, kısacık ömrünüzü anlamlı kılın. O zaman hayatın ne kadar güzel olacağını göreceksiniz.