Türkiye genelinde 485 aktif fay hattı bulunduğunu belirten Sözbilir, yaklaşık 200’ünün Batı Anadolu’da yer aldığını ve bölgenin yılda 40 milimetre güneybatıya hareket ettiğini vurguladı. “Batı Anadolu’daki fayların büyük çoğunluğu 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretebilecek potansiyele sahip. Son yüzyılda yalnızca 8 fay kırıldı. Geri kalanların hepsi kırılmayı bekliyor. Zamanı geldiğinde bu faylar enerji boşaltacak ve yeni depremler kaçınılmaz olacak” ifadelerini kullandı.
Simav ve Gelenbe Fayları Arasındaki Tehlike
Sözbilir, yaklaşık 200 kilometre uzunluğunda ve 7 segmente ayrılan Simav Fay Zonu’nun her segmentinin 6 ila 7,2 büyüklüğünde deprem üretme kapasitesine sahip olduğunu belirtti. 1970 Gediz depreminin de bu fay üzerinde gerçekleştiğini hatırlattı. Gelenbe Fayı’nın gerilimi Simav’a aktarma rolüne dikkat çeken Sözbilir, bu domino etkisinin Balıkesir, Akhisar ve Soma faylarını tetikleyebileceğini ifade etti.
Uzmanlardan Çağrı: Depreme Dirençli Kentler Kurulmalı
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir ve Batı Anadolu’daki bu yüksek riskli tabloya karşı yerel yönetimler ve vatandaşların hazırlıklarını hızla artırması gerektiğini belirtti. Özellikle 17 aktif karasal fayın bulunduğu İzmir’de, kentsel dönüşümden altyapı güçlendirmeye kadar çok yönlü önlemler alınmasının hayati önem taşıdığına dikkat çekti:
“Faylar suskun olabilir ama bu tehlikenin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Doğanın takvimi uzun vadede işler; zamanı geldiğinde bu faylar mutlaka deprem üretecektir.”
Uzmanlar, bilimsel veriler ışığında planlama yapılması ve şehirlerin büyük depremlere karşı şimdiden hazırlanmasının tek çare olduğunu vurguluyor.