Özlem Çerçioğlu'nun Ak Parti'ye neden geçtiğini

Şimdi bu kadar sene, 4. döneminde, CHP ile bir şekilde özdeşleşmiş bir isim AK Parti’ye neden geçiyor? Normal şartlarda, eğer bugün çözüm süreci olmasaydı, büyük bir ihtimalle CHP’yi ve CHP yönetimini Atatürk çizgisinden sapmakla, “DEM’lenmekle” suçlardı büyük ihtimalle. Çünkü yakın zamana kadar biliyorsunuz, CHP’ye yönelik suçlamaların en başında gelen, DEM Parti ya da dünkü HDP ile bazı ittifak girişimleri ya da yakınlaşma girişimleri. Bu, birçok kişi için çok güçlü bir argüman ve bahane olmuştu.

Eğer süreç olmasaydı, eğer Devlet Bahçeli Abdullah Öcalan’ı meşrulaştırmasaydı herhalde CHP’den bugün AK Parti’ye geçecek olan bir siyasetçi, hele Büyükşehir Belediye Başkanı, bu argümanı kullanırdı. Şimdi hangi argümanı kullanacak? 19 Mart sürecine gönderme mi yapacak? Yani 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’li belediye başkanlarına yönelik yolsuzluk, rüşvet suçlamalarını gerekçe gösterip kendisini onlardan ayrıştırmak mı isteyecek? Merakla bekliyorum açıkçası. Çünkü Aydın’la ilgili de, kendisiyle de ilgili birtakım iddialar zaten özellikle Aydın’daki yerel medya tarafından dile getirilen bir isim. Burada başlıktaki soruya gelelim: Neden böyle bir dönemde CHP’den AK Parti’ye geçer?

Bakıyoruz, kamuoyu araştırmalarında CHP birinci parti. Bazılarında değil, başa baş ama %30’un üzerinde oy alan bir CHP var. 31 Mart’ta büyük bir patlama yapmış bir CHP var. Yaşanan bütün baskılara rağmen ayakta duran, güçlü bir şekilde ayakta duran, haftada iki miting yapan bir CHP var. Ve siz böyle önü açık olan bir partiden, artık her geçen gün etkisi azalan bir partiye neden geçersiniz? Bu çok ciddi bir soru işareti.

Bunun cevabını birçok yerde aramak mümkün. Ama şunu söyleyeyim; daha 19 Mart olmadan önce, Beşiktaş Belediye Başkanı alındığı zaman yapılan mitingde orada gördüğüm bir şey vardı ve onu hatta yayınlarda usturuplu bir şekilde anlatmaya çalıştım. Orada benim gördüğüm, CHP’li belediye başkanlarının, ilçe ve il belediye başkanlarının bir moralsizliği vardı. Ve o, şöyle bir moralsizlik: “Rıza Bey’i, Beşiktaş’ta Rıza Akpolat’ı alanlar, yarın öbür gün benim kapımı da çalmaz mı?” Nitekim 19 Mart’ta Rıza Akpolat mitinginin baş konuşmacısı olan Ekrem İmamoğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, aday adayıydı o sırada, o bile alındı ve başka çok sayıda il ve ilçe belediye başkanı alındı.

İktidar, siyaseten yenemediği CHP’yi, yargı eliyle kıskaca alarak bir şekilde pes ettirmeye ya da içinden parçalar koparmaya çalışıyor. Buradaki olayın temel nedeni, çok açık söyleyeyim; yani şimdi dört dönem CHP’de belediye başkanlığı yapmış, onun öncesinde milletvekilliği yapmış birisinin – ki bütün bunlar AK Parti iktidarı döneminde – birdenbire CHP’nin kötü, AK Parti’nin iyi olduğunu anlamasının bir mantığı yok. Belki aradaki birtakım ilçe belediye başkanları içerisinde daha CHP ile ilişkisi yeni olanlar varsa, ki sanmıyorum, genellikle bu tür kişiler CHP’nin teşkilatından girenler olur. Burada tamamen gücün yanında yer alma tercihi var. Bugünün güçlüsü ama yarının güçlüsü olup olmayacağı belli olmayan…
Reklamlar