Sanatçı Güllü’nün Vefatına Sebep Olanlar

sahte olduğu belirlenen kutular bulundu.
Sahte ilaç üretimi ve dolandırıcılık şebekesiyle bağlantılı olduğu tespit edilen iki kişi, günler süren teknik takip sonunda yakalandı. Şüpheliler, ilk başta suçlamaları reddetmiş olsa da telefon kayıtları, mesajlaşmalar ve kamera görüntüleri, Güllü’nün son günlerinde yalnız bırakılmadığını ve sürekli baskı altında tutulduğunu gözler önüne serdi. Savcılık, söz konusu kişilerin “ihmal sonucu ölüme sebebiyet verme”, “tehdit” ve “organize dolandırıcılık” suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Güllü’nün ailesi, bu süreç boyunca adaletin yerini bulması için sessiz bir mücadele yürütmüş ve sanatçının erken kaybının ardındaki karanlık gerçeklerin aydınlatılmasını istemişti. Soruşturmanın tamamlanmasıyla beraber aile bir nebze olsun rahat nefes aldı. Sanatçının kız kardeşi açıklamasında:
“Ablam kimseye kötülük etmezdi. Son zamanlarında çok yalnız bırakıldı, çok kandırıldı. Bizim sesimiz nihayet duyuldu. Adalet yerini buldu.” ifadelerini kullandı.
Sanatçının yakın dostları ve sahne arkadaşları da sosyal medyada adaletin sağlanmasından memnuniyet duyduklarını belirten paylaşımlar yaptı. Güllü’nün ölümü, hem sanat camiasında hem de toplumda büyük bir ders niteliği taşıdı: Sevilen bir insanın arkasındaki karanlık ilişkilerin, psikolojik baskının ve maddi sömürü girişimlerinin nelere yol açabileceği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Soruşturma dosyası tamamlandı ancak kamuoyu hâlâ tek bir soru soruyor: Güllü bu baskı ve manipülasyonlardan kurtulabilseydi bugün hayatta olur muydu? Bu soru belki hiçbir zaman tam anlamıyla cevaplanamayacak; fakat gerçeğin ortaya çıkması en azından onun anısına duyulan saygıyı bir nebze olsun korudu
Reklamlar