Sabah gördüklerimde aynanın karşısında donup kaldım. Boynumdan göğsüme, koluma kadar uzanan kırmızı, iltihaplı çiçekler... Bazıları patlamış, sarımsı bir sıvı sızıyordu. Kaşıntı dayanılmazdı; Tırnağımı sürdürebileceğim bir ka'nla karışık irin fışkırıyordu. Ama asıl korkutan, sözlerdi. Lekeler rastgele değildi. Dikkatle inceleyinca:
Her biri küçük, mükemmel daireler halinde dizilmişti. Sanki biri iğneyle deri altıma bir şeyleri zerk etmiş gibi. Çocumda da aynıydı. Annesi "Uyuz herhalde, arkadaşının kedisinden bulaştı" dedi gülerek. Ama bu uyum içindeydi. Uyuz böyle düzenlidir.
Telefonum titredi. Komşum mesaj atmıştı: