Kutunun içinden, ilk olarak ince uzun, sararmış bir zarf çıktı.
Üzerinde eski bir tarih: 1987
Altında ise titrek bir yazıyla:
> “Kızımı bulursan, ne olur bana haber ver…”
Zarfın içinden çıkan mektubu okudukça, ellerim titredi.
> “Fevzi kardeşim,
Kızım kayıp.
Daha bir yaşındaydı, karım hastanede öldü, ben askerdeydim.
Evlatlık verilmiş bir yere.
Yıllarca izini sürdüm ama bulamadım.
Adı Elif’ti.
Sol kulağında minicik bir ben vardı.
Eğer bir gün rast gelirsen… ne olur bana haber ver.
Ben dayanamıyorum artık…”