15 yaşımda evlendirdiler beni

Değişimin İlk Günleri Ertesi gün geldiğinde, kayınpederi köyde kalmıştı. Bir mektup bırakmıştı, içinde bana yazan vasiyet: “Bu evin hanımı artık sensin. Oğlum, sana emanet.” Eşim önce sinirlendi, sonra çaresizce sustu. Çünkü ne mal varlığı, ne tarla, ne hayvan – hiçbir şey onun üzerine değildi. Ama içten içe, bana güvenmeye başladı. Ben değiştikçe o da değişti. Artık bana danışılıyor, işlere karışmıyor, çocuk gibi davranmıyordu. Evimizin kapısını ilk kez kendimiz seçeriz. Bahçeye ilk defa kendi isteğimle çiçek ektim. Komşu kadınları çağırıp oturduk, güldük, konuştuk. Ben artık yalnız değilim. Yıllar Sonra: Yeni Bir Başlangıç ​​Aradan yıllar geçti. O ev, köyün huzur evi gibi olmuştu. Kadınlar dertleşmek için bana gelirdi. Genç kızlar “abla sen nasıl dayanmışsın, biz de direnelim” derdi. Eşim, köy okuluna gönüllü yardım sağlıyor. Birlikte köyde kız koruyucu okuması için kampanya başlatıldı. Artık ben bir “gelin” değil, bir “öncü”ydüm. Kayınpederimden kalan o yük, sürekli bana bir güç verdi. Başta beni ezen o ev, şimdi özgür yaralarını sardığı bir yuva olmuştu. Bir gün küçük bir kız çocuğu yanıma gelip sordu: “Teyze, sen hiç korkmazsın?” Gülümsedim. "Çok korktum. Ama korkunun üzerine gidince, arkası hep cesaret oluyormuş." SONUÇ: KADINLARIN GÜCÜNÜ KÜÇÜMSEMEYİN Bu hikaye yalnızca benim değil, güzel kadının hikayesidir. Baskıyla, korkuyla, yok sayılarak büyüyen ama içindeki ışığı söndüren kadınların. Unutmayın, bir kadının sesi kısılsa da performansı devam eder. Ve bir gün o yürek, bütün bir köyü değiştirir.
Reklamlar