Kerem Yılmaz, İstanbul'un en yüksek gökdelenlerinden birinin 35. dünyasında, iş dünyasının zirvesinde bir emlak imparatoruydu. Ancak içindeki kırık ve yalnızlık, onu derin düşüncelere sürükleniyordu. Başarı, para ve güç müydü, yoksa sadece bir yanılsama mı? Gece geç saatlerde yaklaşırken, ofisinde yalnız kalmak. Sekreter Melek, önemli toplantılarının olduğunu hatırlatınca, Kerem yorgun bir gülümsemeyle başını salladı. Masasında, imzalanmayı bekleyen evrensel liralık büyüme anlaşması ama akıllıca, bu rakamlarla değil, içindekilerle meşguldü.
O sırada hastanedeki evin 6. katında, Ayşe temizlik arabasını iterek düşüncelerine dalmıştı. Mor renkli üniforması içinde yorgun ama güzel yüzüyle koridorları süpürülüyordu. Kerem'in ofisini temizlerken, yalnızlığını fark etmişti. Gece yarılarında masasında uyuya kalan, tek başına yemek yiyen bir adam. Hiç konuşmasalar da Ayşe, onun ruhundaki yalnızlığını hissediyordu.