O an anladım: Bu evlilik bitmişti

Hamile olduğumu öğrendiğimde, bunun yıkılmak üzere olan evliliğimi kurtaracak bir umut olacağını sanmıştım.
Bir anlığına, belki — sadece belki — Burak’la yeniden başlayabileceğimize inanmıştım.
Ama birkaç hafta içinde her şey çöktü.
Burak’ın başka bir kadını olduğunu öğrendim.
Ve en kötüsü, bunu ailesindeki herkes biliyordu.
Gerçek ortaya çıktığında, öfke veya utançla bekledim.
Ama onun yerine, sözde bir “aile toplantısında” kayınvalidem, Hanife Hanım, gözlerimin içine bakarak soğuk bir sesle şöyle dedi:
“Boşuna tartışmayın. Kim oğlan doğurursa o bu ailede kalır.
Kız doğuran gider.”
Sözleriyle donup kaldım.
Demek bir kadının değeri, sadece doğurduğu çocuğun cinsiyetine göre ölçülüyordu.
Burak’a döndüm, belki savunur diye… Ama o sessiz kaldı, başını eğdi, tek kelime etmedi.
O gece, bir zamanlar “evim” dediğim evin penceresinin önünde dururken, içimde bir şey koptu.
O an anladım: Bu evlilik bitmişti.
Karnımdaki çocuk erkek de olsa, nefret ve önyargıyla dolu bir evde büyümesine izin veremezdim.

Ertesi sabah belediyeye gittim.
Boşanma belgelerini aldım, imzaladım ve arkamı bile dönmeden çıktım.
Bina kapısından çıkarken gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu ama ilk defa içim hafiflemişti.
Acım geçmemişti, ama artık özgürlüğü seçmiştim — hem kendim hem de çocuğum için.
Yanıma sadece birkaç parça kıyafet, birkaç bebek eşyası ve yeniden başlamaya yetecek kadar cesaret aldım.
İzmir’e gittim. Küçük bir klinikte resepsiyonist olarak işe girdim.
Karnım büyüdükçe, yavaş yavaş yeniden gülmeyi öğrendim.
Annem ve birkaç yakın dostum, artık benim ailemdi.


Bu sırada, Burak’ın yeni nişanlısı Selin — lüksü seven, yumuşak huylu bir kadın — Demir ailesi tarafından adeta bir kraliçe gibi karşılandı.
Ne isterse önüne serildi.
Eve misafir geldiğinde kayınvalidem onu gururla tanıştırıyordu:
Artık cevap vermiyordum.
Kızgın bile değildim.
Sadece zamana güveniyordum; gerçeği er ya da geç gösterecekti.
Reklamlar