İKİ DİLENCİ İKİZ KIZ

Ayşe Sönmez, Mira’nın barınakta yazdığı günlüğü Kemal’e verdi. Mira, kızlarını sevgiyle büyütmek istediğini, Kemal’in giderek yabancılaştığını, gösterilmeyen sevginin boş olduğunu yazmıştı. Kemal, Mira’nın korkusunun kendisinden değil, birlikte kuramadıkları hayattan kaynaklandığını anladı. Tüm servetine rağmen, en değerli şeyi, gerçek aileyi kaybetmişti.

Zeynep, bir sabah okula gitmeyi reddetti: “Sizin gibi olmak istemiyorum. Sevdiği insanları görmezden gelen biri gibi.” Kemal, Mira’yı hayal kırıklığına uğrattığını kabul etti ve artık değişeceğini söyledi. Zeynep, bir süre sonra evden kaçtı. Kemal, onu Mira’nın mutlu olduğu eski barınakta buldu. Ateşi vardı, güçsüzdü. Kemal onu kucağına alıp hastaneye götürdü. Zeynep ilk kez “Baba, bizi bırakmayacak mısın?” diye sordu. Kemal, “Asla,” dedi. O gece Zeynep’in elini tutarak yanında nöbet tuttu.

Zeynep iyileşince Kemal, Mira’nın ölümüne dair yeni bilgiler aldı. Mira, Kemal’e ulaşmak için şirketi aramış, sekreter tarafından engellenmişti. Kemal, Mira’nın son anlarını, ona ulaşmak için gösterdiği çabayı düşündü. Artık intikam değil, kızlarını koruma sorumluluğu hissediyordu.

Mahkemede Selin ve Zeynep’in velayetini almak için mücadele etti. Zeynep, “Babamız bizi satın almaya çalışmıyor. Çünkü zaten biziz. O bizi sevdiği için yanımızda,” dedi. Selin, “Biz de nasıl babamız olacağını bilmiyorduk. Şimdi birlikte öğreniyoruz,” diye ekledi. Hakim, Kemal’e kızlarının yasal velayetini verdi. Üçü birlikte adliyeden çıktıklarında, Kemal’in yüzünde uzun zamandır görülmeyen bir gülümseme vardı.
Reklamlar